Başka Bir Ülkede
Hekimlik Üzerine
Dr. İbrahim Hakkı Yılmaz
Yaşadığımız sürecin bir parçası
olarak Türkiye dışında hekim olarak çalışmak zorunda kalan veya buna niyetlenen
çok sayıda meslektaşımız var. Bu konuda daha önceden tecrübesi olmayanlar daha
fazla sıkıntı yaşamakla beraber bunun herkes için zor bir süreç olduğu
şüphesizdir. İnsanın anadili dışında ve özellikle eğitim almadığı bir dilde bir
meslek icra etmesi her zaman için sıkıntılıdır. Hekimlik mesleği yoğun dil
kullanımı gerektiren bir iş olduğu için dünyanın hiç bir yerinde o ülkedeki
dile belli seviyede hakim olmadan yapılamaz. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu
durum kesinlikle böyledir. Burada kendimin ve yakın çevremin daha önce
yurtdışında çalışırken karşılaştıkları problemleri ve yaşadıkları tecrübeleri
paylaşmak istiyorum.
Türkiye’de malesef yabancı dil
eğitimi çok zayıf ve hatta hiç yok denebilecek seviyededir. Az sayıda okulda
uluslararası düzeyde yeterli dil eğitimi verilebilmektedir. Son yıllarda
eskiden olanın da gerisine düşülmüş olabilir. Benim gibi devlet okullarında (eski
Anadolu Liseleri hariç) okuyan kişilerin iyi bir yabancı dil bilmeleri hemen
hemen imkansızdır. Türkiye’de kendi faunamızda yaşarken, Hacettepe ve Marmara
Tıp dışındaki fakültelerde okurken ve sonrasında mesleğimizi icra ederken bu gerçekle
yüzleşmemiz ve konunun ciddiyetini anlamamız mümkün değildi. O zaman yabancı
dil (genelde İngilizce) bizim için TUS sınavından geçecek kadar bilinse
yeterliydi. Sonrasında bazıları için ek olarak asistanlıkta bazı hocaların
literatür saatinde makale sunmamızı istemeleri durumunda ihtiyaç duyulan bir
araçtı ki onu da bir şekilde halletmekteydik. Akademisyen olmayan hekimler için
yabancı dil genellikle bu sınırların ötesinde ihtiyaç duyulan bir şey
olmuyordu.
Akademisyen olanlar ise yabancı
dili doçentlik dil sınavını aşacak düzeyede öğrenmeye odaklanmaktaydılar. Devamında
ise makalelerini İngilizce yayınlamak için yabancı dile ihtiyaçları vardı. Ama doçentlik
dil sınavı bazen çok kolaylaştırılabiliyordu ve ciddi bir dil seviyesi olmadan
geçilebiliyordu. Benim dönemimde Doçentlik Dil sınavı vardı ve kolaydı. Sonrasında
KPDS ile birleştirildiğinde ise birçok gereksiz ve saçma kuralı vs. ezberlemeniz
gerekiyordu ama bu dili pratik hayatta kullanımıyorduk. Yabancı dilin gerçekten
konuşulmasının/konuşulanları anlamanın önemli olduğu gerçeğine ancak yurtdışından
gelen bir meslektaşla konuşmak zorunda kaldığımızda yada yurtdışına bir
kongreye gittiğimizde uyanıyorduk. Bu durumla karşılaştığımızda birçoğumuz adeta
şok yaşadık.
Akademik hayatta birçok
meslektaşımızın yurtdışına uzun süreli olarak gittiğini gördüm ve bir kısmına
yardımcı olmaya çalıştım. Ne yazık ki bunların çok azı gittikleri yerlerden gerçekten
istifade edebildiler. Kendi tecrübemden başlayarak birkaç örnek vermek
istiyorum. Tıp Fakültesi öncesinde İngilizce hazırlık okudum, daha sonra bir
grup arkadaşla tıbbi ve genel İngilizce dersleri (paralı, gönüllü) aldık.
Asistanlık dönemimde İngilizceden Türkçeye çok seri tercüme yapabiliyordum. İngilizce
yazmam da idare ediyordu. Zaman zaman yurtdışından gelen hastalarla pratik
yaptığım da oluyordu. Ancak İngilizce bir tıp toplantısında işin ciddiyetini anladım,
ve yurtdışına ilk kongreye gittiğimde artık neye ihtiyacım olduğunu biliyordum.
Daha sonra birçok yurtdışı kongreye gidip oturumları dinlemeye ve kasetlerini
parayla alıp (birçok kongrede böyle bir hizmet vardı, internet sonradan devreye
girdi) arabamda dinleyerek anlamaya çalışıyordum. Her imkanı kullanarak yıllarca
dilimi geliştirmeye çalıştım. Yurtdışında yoğunlaştırılmış İngilizce kursuna da
gittim ki bu oldukça iddialı ve özellikle anlama ve konuşma ağırlıklı bir
programdı. Bütün bunların sonrasında bir yıllığına yurtdışın bir hastaneye
gittiğimde sudan çıkmış balığa dönmüştüm. İlk üç ay adeta şaşkın ördek gibi
dolaşıyordum, televizyondan çok az şey anlıyordum, konuşmalarda anlatılanların
bir kısmını anlamıyordum ve derdimi anlatmakta zorluk çekiyordum. Bir çalışma için
dosya taraması yapmamı istediklerinde kabul etmedim, çünkü el yazısıyla tıbbi
terimleri yeterince okuyamıyordum.
Türkiye’den yurtdışına gidip iyi
bağlantılar kuran hemen bütün hekimler öncesinde iyi yabancı dili olanlardır.
Upper-intermediate’ın üzerinde bir dil düzeyi olmadan İngilizce konuşulan bir
ülkeye giden hekim turistik gezi yapar, başka bir ülkede yaşama tecrübesi
edinir, hastaneleri vs. görür ama bunun ötesine pek geçemez. Bazıları ABD veya
Kanada’ya gidince dil öğreneceğini düşünüyor, oysa orada iş ortamında yada
sokakta kimse belli düzeyde dil bilmeyen biriyle konuşmaya çalışmaz ve iletişim
kurmaya istekli olmaz. Orada da mutlaka ciddi bir kursa gitmesi ve belki bir
yıl yada daha fazla zaman harcaması gerekir. Üstelik hayat zor ve kurslar da
çok pahalı olabilirler. Klinikte yada laboratuvarda konuşulanları anlamayan ve
derdini anlatamayan bir yabancıya kim ne desin? Çalıştığım hastanede Almanya
doktoralı bir beyin cerrahının hemen hiç ameliyat yapamadığını ve bir çok hastaya
zarar verdiğini biliyorum. Muhtemelen zayıf yabancı dili nedeniyle doğru dürüst
pratik yapamadı ve diplamasını verip geri gönderdiler.
Uzun zaman önce bir arkadaşım kendi
kliniklerinden bir hocanın Amerika’ya gittiğini, dili yetersiz olduğu için
hastanede ciddi bir aktiviteye katılamadığını ve bu nedenle vaktini gezerek
geçirdiğini anlatmıştı. Benim kendi çevremden iki akademisyen arkadaş bu
süreçte Amerika’da idiler. Biri çok iyi bir yabancı dile ve ABD’de hekimlik
için gereken sertifikalara sahipti, yaklaşık birbuçuk yıl sonunda bir
üniversitede pozisyon buldu ve iyi bir maaşla çalışmaya başladı. Diğer arkadaşımın
yabancı dili yetersiz olduğu için görevlendirmeyle gittiği üniversitede süresi
dolunca ayrılmak zorunda kaldı, şu anda başka bir iş yapıyor ve dilini
geliştirmeye çalışıyor, ama çocukları vs. de olduğu için bu epeyce zaman alacak
gibi görünüyor. Sonrasında tıp sınavlarına girmesi gerekecek.
Sonuç olarak şayet bir ülkede
hekimlik yapmak istiyorsak öncelikle o ülkenin dilini belli düzeyde bilmek
zorundayız. Bunu hastanede çalışırken kolayca yapamayız, öncelikle temel dil
eğitimini mümkünse kendi ülkemizde yapmamız daha az masraflı ve kolay
olacaktır. Şayet o ülkede yaşıyorsak öncelikle ciddi bir dil kursuna gidip
yoğun şekilde çalışarak belli bir dil düzeyini yakalamamız ve ondan sonra
hastanede çalışmaya başlamamız daha sağlıklı ve faydalı olacaktır. Bir dili
sıfırdan öğreniyorsanız bu süreç ortalama bir yıl sürecektir, duruma göre iki
yılı da bulabilecektir. Baştan itibaren bu durumu göz önüne alıp ona göre tavır
belirlemekte fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder